Sen benim hiçbirşeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbirşeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbirşeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbirşeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesinle ağlayarak
Sen benim hiçbirşeyimsin...
Şiirin Hikayesi
O yıllarda özellikle İzmir'de, bazı genç kızlar, telefonla beni arardı.
Kimisi adını verir, kimisi vermez.
Bazısıyla Kültürpark'ta ya da Karşıyaka'daki bir deniz kahvesinde buluşuruz,
söyleşiriz.
Bazısı 'meçhul' kalmayı yeğler, sadece telefonla söyleşir.
Şiir işte bu sonuncu türden bir ilişkinin etkisiyle yazıldı.
Kim olduğunu hala bilmediğim o genç kız, en çok da geceleri beni arar,
sıcak, biraz kırık sesiyle dakikalarca konuşurdu.
Ben de konuşurdum elbet.
Allah bilir ona neler anlatırdım.
Derken, dönüp dolaşıp onun benim neyim olduğu sorusuna takıldık,
sıcak bir yaz akşamı gibi hatırlıyorum,
sen dedim benim hiçbir şeyimsin.
Sonra bu yeni şiirin ilk mısraı oldu.
Bitirip ona okuduğumda adamakıllı içlendiğini hatırlıyorum.
Kimdi dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder