1 - Fırlatmaya 10 Saniye, 2018
Yukarıdaki
fotoğraf, “Muharrem İnce İle Fotoğraf Çekildikten Sonra Sahneden Fırlatılan
Adam”a ait. Bundan böyle ondan “Fırlatılan Adam” olarak bahsedeceğim.
Fırlatılan Adam Karşıyaka’da,
Dr. Mustafa Enver Caddesi üzerindeki Şair Eşref Apartmanının 14 yıllık kapıcısı,
52 yaşında. Fırlatılan Adam, İzmir’e karısıyla birlikte, 99 yılında çalışmak için geldi.
İlk 3 sene Urla, Bornova,
Balçova ve Çiğli’de yazlık inşaatlarında demir ustası olarak çalıştı. 3 sene
sonra Karşıyaka’daki Muammer Aksoy Parkı Durağına 20 metre uzaklıkta bir
mesafede bulunan üç metre karelik pimapen bir büfenin devren satılık olduğunu
duydu ve büyük oğlu işletsin diye satın aldı. 5 ay sonra oğlu askere gidince
büfeyi kendisi işletmeye devam etti.
Her gün aynı
durakta inip, Fırlatılan Adam’dan sigara alan Şair Eşref Apartmanı yöneticisi, apartmanlarına
kapıcı aradıklarını söylediğinde Fırlatılan Adam bir an bile düşünmeden büfeyi
satıp kapıcılığa başladı. O zamandan beri de kapıcı.
Sonradan da olsa, apartmanındaki
herkes gibi o da bir halk partili.
2018 Mayıs’ta, Muharrem
İnce’nin İzmir’de yaptığı bir konuşmada sahneye fırlayıp onunla selfie çekinmek
isteyen Fırlatılan Adam, selfie’den hemen sonra korumalar tarafından fırlatıldı.
Bu fotoğraf, Fırlatılan Adama ait, ismi “Fırlatmaya 10 Saniye”,
2018 yılı Mayıs Ayı’nda Fırlatılan Adamın kendi cep telefonu ile çekildi.
Fotoğrafın ne şartlar
altında çekildiği şuradan izlenebilir:
Fotoğraf ne
anlatıyor? Fotoğrafa baktığınızda Fırlatılan Adam henüz fırlatılan adam değil. Kime gösterecekti, nerede paylaşacaktı, nerede sergileyecekti acaba bu fotoğrafı. Neden bu kadar mutlu? Az sonra fırlatılacağının farkında olsa yine de mutlu olur muydu? Fırlatıyor ama çalışıyor diye düşünüp yine de sahneye fırlarmıydı acaba? Basit bir fotoğraf, ünlüyle çekilmiş bir selfie karesi. Fotoğrafın kendisi hiç birşey anlatmıyor!
2 - Fırlatmaya 10 Saniye, 2013
Bu fotoğraf ise İlker
Canikligil’e ait. Fotoğraf, İlker Canikligilin Aralık 2014 yılında İstanbul Zorlu
Performans Sanatları Merkezi Galeri alanındaki “Çok Aslında Azdır” isimli ilk
solo sergisinde yer aldı.
Adı, “Fırlatmaya
10 Saniye”. (2013, Pleksiglas Altında Arşivsel Pigment Baskı, 150*190 cm.)
Fırlatmaya 10 Saniye
çok yüksek çözünürlüklü ve büyük boyutta bir fotoğraf. Çekim sonrasında manipüle
edilip, içinde çoğaltmalar uygulanmış bir fotoğraf.
Fotoğrafta ihtişamlı, büyük
bir iş kulesi var. Başlangıçta fotoğraf bu büyük iş kulesinin fotoğrafı gibi
görünüyor, daha yakından bakıldığında ışığı yanan katlardaki çalışan yüzlerce
insan, bilgisayarlar, ofis malzemeleri de ayırt edilebiliyor.
İlker Canikligil fotoğrafını
aşağı yukarı şöyle anlatıyor; Fotoğrafa ilk bakıldığında hızlıca kavranıyor ve
büyük bir kuleden başkası görünmüyor. O İlk bakıştaki basitlik, teklik ve büyük
olmasına rağmen azlık hissi serginin temel amacı.
Çünkü fotoğrafa daha yakından
bakıldığında görülebilen bir çokluk var. İşte bu çokluk aslında en başta
hissedilen azlığı meydana getiren şey. Çokluğun sonunda azlığa yol açtığıyla
ilgili eleştirel bir fotoğraf.
Fotoğrafın ne
şartlar altında sergilendiği şuradan izlenebilir.
Fotoğrafın çok net bir anlatısı var. Tutarlı ve temiz. Planlı ve teknik bir fotoğraf.
3-Son
Seçim yapacak olsak acaba hangi fotoğrafa bakmış olmayı, görmeyi daha çok isteriz.
Neden birini diğerine üstün görürüz? Ne zaman hangisini üstün görürüz? Kim hangisini görmekten daha çok haz alır, kim diğerini görmek ister?
Seçim yapacak olsak acaba hangi fotoğrafa bakmış olmayı, görmeyi daha çok isteriz.
Neden birini diğerine üstün görürüz? Ne zaman hangisini üstün görürüz? Kim hangisini görmekten daha çok haz alır, kim diğerini görmek ister?
Yukarıdaki fotoğrafa hangimiz sahip olmak ister? Bizim için ne ifade eder?
Bu fotoğrafın bilmediğimiz, tanımadığımız kasabalı bir adama ne ifade ettiği şuradan izlenebilir.
https://www.youtube.com/watch?v=JNXokIuBuDk
Söylemeye çalıştığım belki de şu; amaçsız, plansız ve belki de rastlantısal bir şekilde yaratılan bazı şeyler bazen, belli bir disipline, tekniğe bağlı kalınarak yaratılandan daha kıymetli olabilir. Belki de olmaz.
Bu fotoğrafın bilmediğimiz, tanımadığımız kasabalı bir adama ne ifade ettiği şuradan izlenebilir.
Söylemeye çalıştığım belki de şu; amaçsız, plansız ve belki de rastlantısal bir şekilde yaratılan bazı şeyler bazen, belli bir disipline, tekniğe bağlı kalınarak yaratılandan daha kıymetli olabilir. Belki de olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder