Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ben diyeyim
yıllar sen de asırlar önce denizler ortasında bir adada haşmetli bir kral
yaşarmış. Kral, halkını bu küçük adadaki sarayından idare edermiş.
Kralın bir de Esma Sultan adında kızı varmış. Güzelliği ada sınırlarını
aşıp tüm ülkeye yayılan Esma Sultanı görmek için ülkenin genç yaşlı tüm
erkekleri adaya çıkar Krala yüz sürermiş. Onu yakından görebilenlerin dilleri
tutulur, hayata küserlermiş. Esma Sultanla halvet olmak bir yana, ona dokunabilme
talihine erişebilen bir avuç teba halk arasında sınıf atlarmış.
Ana karadaki bir köyde terzi yamağı olan Galip'e de tüm dünya dopdolu Esma görünürmüş.
Esma Sultan ile uyur Esma Sultan ile uyanırmış. Hayattaki tek dileği Esma
Sultana bir kez olsun dokunabilmek, koklayabilmekmiş.
Uykusuz gecelerinden birinde aklına bir cinlik gelmiş Galip'in. Adaya haber gönderip vezirle görüşmek istemiş.
Vezir, bu fakir ama cesur köylü gencin ne istediğini merak edip destur
vermiş. Galip adaya varıp vezirle birebir kaldığında kellesinin vurulmasını göze
alıp, cesaretini toplayarak, bir çırpıda, anlatmış derdini; Esma Sultanın
memelerini bir kez olsun görmesini sağlarsa vezire üç bin altın vereceğini
söylemiş!
Paragöz vezir başta celallense de havadan kazanacağı üç bin altını düşünüp
teklifi kabul etmiş. Planladıkları üzere, Esma Sultan hamamda yıkanırken vezir,
sütyenine kaşındıran karınca tozu dökmüş. Hamamdan çıkan Esma Sultan sütyenini giydiğinde
dayanılmaz bir kaşıntı peydah olmuş. Panzehiri olmadan bu kaşıntının yıkanmakla,
kurulanmakla geçeceği yokmuş. Kral, vezirini çağırarak derhal bir hal çare
bulmasını emretmiş.
Kurnaz vezir, Esma Sultana büyü yapıldığını, bu büyünün ancak ana karadaki
efsunlu bir terzi yamağının tükürüğü ile bozulabileceğini söylemiş. Kral
kızının haline dayanamayarak çaresiz kabul etmiş. Vezir saray askerlerini köye gönderip
Galip'i adaya getirtmiş, diline karınca tozu panzehirini sürdükten sonra Esma
Sultanın yanına götürmüş.
Galip, büyük bir iştahla Esma Sultanı yalamış. Dilindeki panzehirin etkisiyle de Esma Sultanın kaşıntısı geçmiş.
Bir sigara yakıp, odadan büyük bir keyifle ayrılan Galip bir oyun da vezire edip, vadettiği üç
bin altını vezire vermeyeceğini, dilerse düzenbazlıklarını Krala
anlatabileceğini, bu durumda vezire kendi kellesinin de vurulacağını hatırlatmış.
Tongaya düşen vezir çaresiz Galip'i salıvermiş.
Galip ağzı kulaklarında köyüne dönüp, mutlu mesut yaşamaya devam etmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder