28 Eylül 2021 Salı

İstanbul Maratonu 15 K Koşusu

 İSTANBUL MARATONU 15 K KOŞUSU GÜZERGAH - GoogleMaps

15K yarışı 7 Kasım 2021-Pazar saat 09.15’te başlar, köprüyü geçtikten sonra Beşiktaş sapağından ayrılarak Barbaros Bulvarı’ndan Beşiktaş’a iner ve sahil yolunu izleyerek Galata Köprüsü’nden sonra Sirkeci yönüne sapar, sahil yolunu takip eden yarış, Yenikapı Miting Alanında sona erer.


Yarış kiti dağıtımı 4-5-6 Kasım tarihlerinde Dr. Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecektir. 

09.00                          42K Yarış Startı

09.15                          15K Yarış Startı

09.45                          Halk Koşusu Startı

10.05                          15K Şampiyonunun Tahmini Bitiriş Zamanı

11.10                          42K Şampiyonunun Tahmini Bitiriş Zamanı

12.00                          15K Yarışının Sona Ermesi (Yenikapı)

12.00                          42K Genel Klasman Ödül Töreni (Sultanahmet)

15.00                          42K Yarışının Sona Ermesi (Sultanahmet)


15K yarışı için zaman sınırı 2 saat 15 dakikadır. Bu süre üzerinde parkuru tamamlayan sporcular tasnife alınmaz, madalya ve sertifika için bir hak iddia edemez. 

5 Eylül 2021 Pazar

Pişmaniye

Pişmanım. Aşırı, ama gizli, ama etkin bir pişmanlık bu. Sorulsa, hayatımın her anından ayrı ayrı pişmanlık duyarak bu yaşıma geldim derim.

Bu daha ne ki asıl; “şu andan sonra yaşanacak her anda yapacağım şeylerle ilgili de pişman olacağımı adım gibi biliyor ve peşinen pişmanlık yaşıyorum” da derim.

Binbir pişmanlığımdan sadece birisidir ekmek büfesinde çalışmam. Lise hazırlık sınıfında başladım çalışmaya orda. Takip eden bi kaç ay içinde de dükkan sahibi Hasan abi sabahları "dükkanı benim açmama izin verdi!" Her sabah saat altı’da (06:00). Yalnız pazarları hariç; yedi gibi (~07:00)…

Dükkan cadde üstünde. Zaten Amasya’da da bir tane cadde var. Diğerlerine cadde denmez, denmiyordu da. Cadde dendi mi kastedilen Atatürk Caddesi idi. Ama kimse Atatürk Caddesi de demezdi. Ben bile şimdi caddenin adına Google Maps’den baktım. Adı bile yok. Cadde.. O kadar.

Sözün kısası, dükkan Amasya’da yaşayan herkesin doğal olarak-mecburen- bildiği, Amasya’nın göbeği bir yerde.

Her sabah, dükkana geldiğimde sanki kıçı kırık bir ekmekçi dükkanının değil de şehrin kepengini açıyormuşum gibi hissediyor, kendimle gurur duyuyordum. Ama bir taraftan da caddedeki insanların gözü her an benim üstümdeymiş gibi düşünüp utanıyor, kızarıyordum. Utancımı da böyle esnaf esnaf, büyük büyük yürüyerek, roller keserek bastırıyordum.

En sık kestiğim rol de; sabah bütün işleri bitirip siftah müşterisini dükkanın önüne attığı taburede sigara içerek bekleyen delikanlı rolüydü.

Dükkanı açtığımda yaptığım ilk iş yazarkasayı fişe takmak ve boş emaye tepsiyi yanıma alıp caddenin karşısındaki pastaneye geçmekti. Tepsiyi doldurur vakit geçirmeden geri dönerdim. Tezgahın en ucuna, dükkanın girişine dizerdim güzelce. Tuzlu niyetine simit, poğaça, açma. Tatlı isteyene de elmalı turta, elmalı kurabiye ve elmalı dilim kek. Bunlardan iki tane de yeme hakkım vardı. Hasan abi sabahları ocaktan çay söyle 2 tanesini ye, istihkakın oğlum demişti. Bunu bana söylediğinde, askerde bot istihkakı olur ya-onu biliyordum. İstihkak etti bana, bu dedim benim hakkım, anlamıştım yani hemen.

Hamur işlerini dizmeyi bitirdikten hemen sonra-altı buçuk gibi- ekmek kamyonu (Iveco) gelirdi. Sabahları 10 kasa alırdım.  Bir kasada 21 ekmekten 210 ekmek. Ekmek dolu kasaları dükkanın içine çekip hepsini birer birer dolaplara yerleştirirdim (eli yüzü düzgün olanları cama yakın tezgaha). Boş kasalar dükkanın önüne... -Aynı ekmek kamyonu on dakika sonra gelip bu boş kasaları alacak-

Ekmekler de dizildi mi sıra dükkanı yıkamaya gelirdi. Akşamları sade bir paspas atıyorduk, ama sabahları hortumla dükkana su tutar, fırçayla köpükler, çek çekle tahliye ederdim.

Temizlik de bitti. Dükkan artık ilk müşterisini bekliyor.

Ben de bekliyorum. Hasan abinin çekmecede bıraktığı sigara paketinden (ç)alıyorum bi dal, çekiyorum tabureyi de dükkanın önüne, çakıyorum kibriti, yakıyorum sigarayı. Kibriti elimle sallayarak söndürüyorum.. Caddenin karşısına bakış atmalar, türkü mırıldanıyor gibi dudak oynatmalar, daha neler.. Sigara içmiyorum, caddeye karşı rol kesiyorum. Gelen geçen görsün; bu delikanlı dükkanı açtı, müşteri bekliyor.

Sigaraya böyle başladım. Ama sadece dükkanda içiyorum. O da günde bir tane..

Pişmanlık bunun neresinde, tam olarak neyden pişmanım bilmiyorum, saçma ve gizli bir pişmanlık hissi bu. Sanki her şey benim için daha iyi, daha güzel olabilirmiş, olmalıymış da oldurmamışlar, ben de olsun diye çabalamamış, rol kesmişim; çocuk, ergen, genç olmamışım gibi. Sanki ben aslında herkesten daha iyi, mükemmel olmayı hak ediyormuşum da hakkım yeniyormuş gibi, hakkım olanı almak için de uğraşı seçmemiş, seçmeyecekmişim gibi. Pişmanlık yaşayacağımı bilerek yaşıyorum, ama uğraşmaya da değmez ki.

Son. Bunu yazdığıma da pişman oldum, bi yeniden oku, düzelt.. Ama allah aşkına uğraşmaya değer mi.

25 Haziran 2021 Cuma

Sevgilim

Sevgilim,

Yetimim benim,

Aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken

Kapılar kapalı, dünya buzlu cam
Uyuşmuş gözlerimin önünde
Hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

İkimizin yerine dinliyorum
Sevdiğin şarkıları
Siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
Gömleklerini, kazaklarını, kokunu
Senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
Gün boyu elimde kahve fincanı

Kapıyı açmıyorum
Telefonlara çıkmıyorum
Başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların

Sevgilim,
Yetimim benim,
Nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
Öldüğünden haberi yok fotoğraflarının

Murathan Mungan