5 Aralık 2014 Cuma

Kredilerin Sınıflandırılması

Bankalar çok farklı kesimlere farklı tutarlarda farklı çeşitlerde kredi kullandırabilirler. Kullandırılan her bir kredinin de az yada çok fakat mutlak surette bir riski vardır. Burada riskten kastedilen; sağlanan kredinin (verilen borcun) vadesi dolduğunda tahsil edilememe ihtimalidir. 

İşte bu risk ihtimali dolayısıyla bankalar kullandırdıkları kredileri risk düzeylerine göre ayrı gruplarda takip ederler.

BDDK alacakların nasıl gruplanacağını hangi alacağın hangi grupta izleneceğini yayınladığı yönetmelikle* belirlemiştir.

3 Aralık 2014 Çarşamba

2014 Kasım Enflasyon


Bu ay tüfe endeksi 248,82 olarak ölçüldü. Geçen ay endeks 248,37 idi. Böylece aylık enflasyon %0,18 olarak gerçekleşmiş oldu.

Geçen bir aylık dönemde fiyatı en çok yükselen grup %4,11 ile giyim ve ayakkabı grubu olmuş. 

Geçen yılın kasım ayı endeksi 227,96 idi. Böylece geçen yılın aynı ayına göre enflasyon (yıllık enflasyon) %9,15 olarak gerçekleşmiş oldu. 

Geçen bir yıllık dönemde fiyatı en çok yükselen grup % 14,37 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubu olmuş.

Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi 05 Ocak 2015’tir.

22 Kasım 2014 Cumartesi

The Making Of Global Capitalism

The Making Of Global Capitalism written by Leo Panitch and Sam Gindin is about globalization and the state. It show us that the spread of capitalist markets, values and social relationships around the World, far from being an inevitable outcome inherently expansionist economic tendecies, has depended on the agency of states – and of one state in particular: America. As we can understand from the every parts of book, their argument is that states need to be placed at the center of the search for an explanation of the making of global capitalism. In introduction part, there is a noteworthy sentence; on the basis of the changes capitalism had undergone by mid – century, the American state was not only uniquely placed but uniquely capable, for reasons related to its institutional capacities as well as class structure, to relaunch capitalist globalization after its interruption by world war and economic depression. The other noteworthy one is that despite the sheer tenacity of the view, going back to the theories of imperalism a century earlier, that overaccumulation is the source of all capitalist crises, the crisis that erupted in the US in 2007 was not caused by a profit squeeze or collapse of investment due to general overaccumulation in the economy. In the thereinafter parts, we can understand why the US economy had played key role in global capitalism. Many large corporations had established in 19th century. These firms’ relationship with financial sector was fundamentally different from that of companies in countries with the kind of centralized banking systems that initially funded and then came to control industrial firms. As I see, there are some crucial points providing predominant power of the American economy  which are becoming a key position in investment of Treasury, elections, falling of the Europe economy after World War II, Bretton Woods Agreement, voting power, Treaty of Detroit. A crucial factor here was that the concentration of capital and the restructuring of production during both the Depression and the war, and the build – up of new technological opportunities and innovations in electrical machinery and equipment, as well as in electrical power generation, communacation services, transportation, distribution, and civil engineering. Nevertheless, multinational corporations, internationalizing production and finance led America to breast the tape in capitalism race in contemplation of “nestle everywhere, settle everywhere”.
“Why Nations Fail” by Daron Acemoglu and James Robinson conclusively show that is man – made political and economic institutions that underlie economic success . When we combine the these close two ideas, I can’t realize why did not England do same investments or same capitalist progress as the closest economy to US in 19th century. Although England has more a deeper state structure and economic background than USA, why England could not perform the capitalist integration or more clearly why England could not be a leader in terms of the making of global capitalism. I think they could overcome the structural problems or change the structure of institutions as to become the world’s economic power.



18 Kasım 2014 Salı

Faktoring Nedir?

Faktoring, bir firmanın vadeli alacağının, faktoring şirketi tarafından temlik (devir) alınması karşılığında belli bir iskonto oranı ile peşinen ödenmesi işlemidir.

Örneğin;  Arçelik A.Ş. firması Yamanlar Ltd. Şti. firmasına mal satmış karşılığında 1 yıl vadeli 1 milyon USD tutarında bir senet almıştır. Arçelik firmasının bu tutarı tahsil etmesi için 1 yıl beklemesi gerekecektir. Arçelik bir yıldan önce bu alacağını tahsil etmek istediğinde bir faktoring şirketiyle anlaşabilir.

Arçelik firması bu senetten olan alacak hakkını Faktoring firmasına temlik eder. Faktoring firması belli bir oranda uygulayacağı faiz ile 1 milyon USD’yi iskonto ederek 950 bin USD’yi Arçelik firmasına öder. Yamanlar Ltd. firması bir yıl sonunda 1 milyon USD’yi Arçelik firmasına değil faktoring firmasına ödeyecektir. Çünkü artık alacak hakkı faktoringe devredilmiştir. Bu şekilde Arçelik firması bir yıl beklemeden alacağını, belli bir tutar (50 bin USD) maliyete katlanarak tahsil etmiş olur.


Pekala vade sonunda Yamanlar firması borcunu ödemezse ne olacak? Burada yapılan faktoring’in türü önemli.. Eğer işlem, Gayri Kabili Rücu Faktoring işlemi ise alıcı firma borcunu ödemediğinde faktoring firması bu borcu Arçelik firmasına rücu edemeyecek, tahsilat için kendisi çabalayacaktır. İşlem Kabili Rücu Faktoring işlemi ise alıcı firma borcunu ödemediğinde faktoring firması borcu Arçelik firmasına rücu edecek ve parasını Arçelikten tahsil edebilecektir. Bu durumda tahsilatın peşine Arçelik firması düşecektir.

İhracat Faktoringi

Yurt içi satışlardan olan vadeli alacakların temliki yoluyla satıcı firma, finansman sağlamış olacaktır. Bu faktoring işleminin finansman sağlama fonksiyonudur. Faktoring işlemlerinin finansman sağlamanın yanında, garanti ve tahsilat fonksiyonları da vardır. Fakat yurt içi satışlarda tahsilat işlemleri için bir aracıya ve alıcının borcunu ödeyeceği hususunda bir garantiye olan ihtiyaç yurt dışı satışlara göre daha azdır. 

Yurt dışı satışlarda karşı taraftaki alıcının güvenilirliğini tespit etmek satıcı firmalar için kolay olmayabilir. Karşı tarafın yükümlülüğünü yerine getirmeme riski vardır. Bu noktada satıcı firma alıcının borcunu ödeyeceği noktasında bir garantöre ihtiyaç duyacaktır. Bunun dışında karşı taraf borcunu kesin ödeyecek dahi olsa tahsilat aşamasında daha hızlı ve zamanında tahsilatın gerçekleşmesi için yine uzman bir tahsilatçıya ihtiyaç duyabilecektir.

İşte bu ihtiyaçlara binaen faktoring şirketleri firmaların yurtdışına yapacakları satışlar için de finansman, garanti ve tahsilat hizmetleri vermektedir.

Arçelik A.Ş. firması Polonya'da yerleşik Lech Co. firmasına satış yapacaktır. LEch Co. firması satış tutarını 1 yıl sonra yapmak istemektedir. Arçelik firması bu firmanın finansman yapısını, ödeme gücünü ve güvenilirliğini bilmediğinden bu işleme girmekte tedirgin davranacaktır. Fakat şayet bir başka kurum bu satış için garanti verirse (risk ortadan kalkarsa) satış işlemi gerçekleşebilecektir. İşte bu noktada Türkiye'de yerleşik bir faktoring şirketi garanti için devreye girebilir. 

Türk Faktoring şirketi polonyadaki muhabir faktoring şirketinden bu firmayla ilgili bilgi alıp bu firmaya bir limit tahsil etmektedir. (örneğin 10 milyon usd limit tahsil edildi diyelim, Bu şu manaya gelir Faktoring şirketi Lech Co. firmasının 10 milyon usd tutarında kadar yapacağı alışlar için Arçelik firmasına garanti verebilecektir.) Limit tahsis edildikten sonra Arçelik firması Lech firmasına satış yapacak faturaları Türk faktoring firmasına temlik edecektir. Türk faktoring firması ise bu faturaları Muhabir faktoring firmasına temlik edecektir. Vadesi geldiğinde Muhabir faktor tahsilatı gerçekleştirecek ve tutarı Türk faktöre aktaracaktır. Türk faktör ise komisyon ve diğer giderleri kestikten sonra kalan tutarı Arçelik firmasına aktaracaktır. 

Vade sonunda karşıdaki firma borcunu ödemese dahi Türk faktör daha önceden garanti ettiği üzere tutarı firmaya aktaracaktır. 

Ayrıca Şayet Arçelik A.Ş. firması isterse, vadesi gelmeden de (satıştan hemen sonra) alacaklı olduğu tutarın bir kısmını ön ödeme ile Türk Faktoring firmasından tahsil edebilir. (Elbette belli bir iskonto oranı ile) 

İhracat Faktoring işlemlerinde firmaların iki tür maliyeti oluşmaktadır.
1)Faktoring Komisyonu-Garanti ve tahsilat hizmetleri karşılığında alınan ücret.
2)Faktoring Ücreti-Ön ödeme yapılması durumunda (vadesinden önce tahsil edilmesi) alınan ücret. (Bir iskonto oranı ile alınır. Genellikle Libor+spread olarak belirlenir.)

Faktoring işlemi yukarıdaki gibi muhabir faktoring firması kullanılarak yapılabildiği gibi karşıda bir faktoring firması olmadan da yapılabilir. Arçelik açısından değişen bir şey olmayacaktır. Yurt içi satışta da yurt dışı satışta da Arçelik firmasının ilişkisi Türk faktoring firmasıyla olmaktadır.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Larry Allen - The Global Economic Crises A Chronology

Larry Allen’s The Global Economic Crises A Chronology is book that resolves around how the growing strength of speculative forces deepend the global financial crisis that began unfolding toward the end of 2007 as written on overview. He firstly discourse Japanese Miracle, Financial Revolution and Housing Market because we need know the reasons behind the ecomomic crises before talking about the global banking and financial crises. Outstandig issues can be summarized in these chapters; In Japan, there was some restrictions until early 1970’s; Plaza Accord Agreement about depreciation of the dollar for all that Japan took steps to protect its growing economy from a weaker dollar; since house is non-tradable good, the price of houses is free to move up according to George’s theory of business cycles; higher correlation between money supply growth and house price; the full width and depth of the movement toward financial deregulation and innovation so these factors led to national economies less able to intelligently and resiliently assimilate external shock. When we bring all these pieces together, we can better understand the causes of the economic crisis.
I think the most crucial chapter of this book is Global Banking and Financial Crises as we can understand from the name and purpose of the book. We easily see how savers and investors embraced higher risk levels to preserve rates of return in the face of falling interest rates. Then investors found some financial intermediaries such as “Hedge Funds” which are more riskier than other investments and sufficiently private in ownership and partnership to enjoy exemption from most goverment regulations. Structured investment vehicle were often called “conduits” and become what was collectively called the “shadow banking system”. As Bill Gross, founder of Pimco, said “this banking system has lain hidden for years, untouched by regulation, yet free to magically and mystically crate and the package subprime loans into a host of three latter conduits that only Wall Street wizardly could explain.” The main problem of economic crises in 2008 was rising price in house market. As I said above, from 2001 to 2004 very short term interest rates were too low and because of that situation investors was turning to invest in houses with mortgage backed securities. The advantage of investment in house market had leaded supply of loan to subprime layers increased. The problem began with default in these loans. Banks siezed the houses which were shown as collateral by subprime layers. The increasing number of houses seized is bring about that the supply of houses increased. In the same environment, nobody wanted to give credit to subprime layers so the demand of houses decreased. Both decreasing in demand and increasing in supply engendered the falling price of houses correspondingly the assets of banks sharply decrased. As a result banks entered into a liquidity squeeze, confidence in financial markets diminished and the crisis erupted.
I think by applying expansionary monetary policy to keep interest rates low between the years 2001-2004 and by increasing interest rates after 2004 when the credit expansion is intense, there was some wrong policies followed by FED. In addition to these wrong policies -to my way of thinking- , since the second half of 2007 primarily Fed and other central banks such as Europe, Canada, Japan have injected massive amounts of liquidity into the market to overcome the liquidity shortage. This move was necessary but it was not a remedy to solve the crises because money injection could not bring a solution to the problems in housing market which lies at the root of the crises and could not replace the capital of financial institutions which was melting in the process. Surely the another important precaution could be get to grips with problem of default risk. Restructuring of loans and forestalling to usurp houses could be targeted. In this way downward pressure force of house’s price could be diminished. But it was pell mell structure. So perhaps I’d mentioned above could not be done.

6 Kasım 2014 Perşembe

Vadeli Senetler için Reeskont Hesaplanması



Tags: Reeskont hesabı, Alacak senetleri, Borç Senetleri, İç iskonto formülü, Vadeli Çeklere reeskont ayrılması

5 Kasım 2014 Çarşamba

2014 Ekim Enflasyon


Geçen ay 243,74 olan endeks %1,90 artarak 248,37 oldu. 

Geçen yılın Ekim ayında endeks 227,94 idi. Dolayısıyla enflasyon geçen yılın aynı ayına göre %8,96 olarak gerçekleşmiş oldu.

Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi 03 Aralık 2014’tür.

20 Ekim 2014 Pazartesi

COSME Programı

COSME (Competitiveness of Small and Medium-sized Enterprises) programı 2,3 milyar Euro bütçe ayrılan KOBİ’lerin rekabet edebilirliğini artırmak maksadıyla oluşturulmuş bir programdır. Program 2014-2020 yıllarını kapsamaktadır.

COSME programı yine AB tarafından 2007-2013 yılları arasında 3,6 milyar Euro bütçe ile yürütülen CIP (Competitiveness and Innovation Programme) programının devamı olarak görülüyor.
Programın dört temel amacı bulunuyor:
1.       Finansmana ulaşımının geliştirilmesi
2.       Pazarlara ulaşımın geliştirilmesi
3.       İş yapma kültürünün geliştirilmesi
4.       Girişimciliğin özendirilmesi

Programın en efektif fonksiyonu olan finansman fonksiyonu iki enstürmanla sağlanacak;

Öncelikle finansman sürecinde teminat / garanti bulma noktasında sıkıntılar yaşayan KOBİ’ler için program, aracı kuruluşlara (bankalar , garanti fonları, leasing firmaları) garanti ve kontrgarantiler sağlayacak. Yani KOBİ firmaları kredi için bankalara / kredi kuruluşlarına başvurduklarında COSME bu başvurular için garanti sağlayacak ve böylelikle teminat / garanti bulmada zorluk yaşayan KOBİ’ler rahatça finanse edilebilecek.

İkinci olarak da COSME programı ile KOBİ’lere Venture Capital (Girişim Sermayesi) ve Mezzaninen Finance (Riziko Finansmanı) sağlanabilecek. AB kaynağı direkt KOBİ’lere aktarmak yerine ilgili ülkelerde programa dahil olan fon yöneticisi firmalar aracılığıyla aktaracak. Yani yeni bir işe girişicek yahut mevcut işininin kapsamını genişletecek KOBİ’lerin yatırım giderleri fon yöneticisi firmalar aracılığıyla program kapsamında finanse edilebilecek.

Programın bir diğer amacı olan KOBİ’lerin Avrupa Pazarına ulaşımının geliştirilmesini teminen Enterprise Europe Network (Avrupa Girişimciler Ağı) sistemi ile Avrupada yer alan firmalar kendi aralarında; Avrupa pazarında farklılaşan mevzuat ve diğer teknik konularda bilgi paylaşımı, yardımlaşma, destek ve danışmanlık konularında iş birliği yapabilecek.

İş yapma kültürünün geliştirilmesi ve kolaylaştırılması açısından program kapsamında üye ülkelerin KOBİ’leri ilgilendiren mevzuatında iyileştirmelere katkıda bulunulacak.

Programın son amacı ise bölgede girişimciliğin özendirilmesi, desteklenmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Bu kapsamda çeşitli eğitimlerle girişimciliğin kazandırılması, değişim programları ile girişimcilerin bilgi paylaşımının artırılması ve girişimcilikle ilgili yerel mevzuatın iyileştirilmesi noktalarında çeşitli eylemler izlenecek.


Türkiye KOBİ’lerin finansmanı hedefi çerçevesinde programa 16 Kasım 2014’de imzalanan  anlaşma ile dahil oldu. 

Etiketler: Cosme, AB Kobi destekleri

9 Ekim 2014 Perşembe

Berdücesi - 1962 / Cahit Zarifoğlu

...

Sonuç zavallı ilkbahar giyotinleri

Güneşin ilgisiz damarlarıyla yapayalnız bir keder
Sendeki Santa Lucia gözleri
Benimkisi Harzemşah

c

Saygılı dudaklarınla yarıştım
İnce bir ilgi yaşadım kıvranışlarında
Gözlerinde harikulade yaş bulutları
Yürek safındayım sen bin mil uzaktan koska

Göz değil aşk

Aşk değil bin çeşit göz

Bunca çıldırdım hem ilgisiz 

Koridor görüp ölüyordum
Çizmeli tülbentli kız
Saçlarında yirmi yedi yıl lodos

Laleliden otobüse biniyor

Kim bilir nerede oturuyor
Her çizgisi ezmeyle bilenmiş
Üç aziz bakışını yakaladım
Bin yıldır cephane taramış

Hep blek börd bir gözdeyiz

Sıra kimin
Benimse - rölans.

Cahit Zarifoğlu



Santa Lucia geleneksel bir italyan (napoli) halk şarkısıdır. Şöyle bi şarkıdır:



Olmazsa şurdan da dinlenir:
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f0/Napolitano.OGG

Harzemşah dendiğinde aklıma Celalettin Harzemşah geliyor. Harezmşahlar devletinin son hükümdarı. Bir türk devleti. Bayrağı siyah, sadece siyah. Şunun gibi:

Mesela şurda da çok siyah var: 

Sendeki Santa Lucia gözleri
Benimkisi Harzemşah

8 Ekim 2014 Çarşamba

2014 Eylül Enflasyon

Ağustos ayında 243,40 olan endeks Eylül ayında % 0,14 artarak 243,74 olarak gerçekleşti.

2013 yılı Eylül ayında endeks 223,91 idi. 
Bu durumda bu ay yıllık enflasyon %8,86 oldu.

Geçen yıl eylül ayında yıllık enflasyon %7,88 idi.

Geçen yıl gerçekleşen yıllık enflasyon ile bu yılki enflasyon rakamlarını grafikte görelim;



Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi 03 Kasım 2014’tür.

14 Eylül 2014 Pazar

Birazdan Gün Doğacak / Erdem Bayazıt

Nuri Pakdil'e 

Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı 
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın 
Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak 
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana 
O inanmışlar çağının. 

Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer 
Siz ölümsüz çiçeği taşırsınız göğsünüzde 
Karanlığın ormanında iman güneşidir gözünüz 
Soluğunuz umutsuz ceylanların gözyaşına sünger. 

Gün doğar rüzgar eser bulut dolanır 
Rahmet şarkısı söyler yağmurlar 
Alnınız en soylu isyandır demir külçelere 
Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar 
Sessiz bir bombadır konuşur derinlerde. 

Ey bizim sabır yüklü toprağımızın kutsal ağacı 
Sen bize hayatsın umutsun mezarlar kadar derin 
Bizi tutan bir şey varsa dirilten o sensin 
Üzerinde uyuduğumuz yavru kuşların tüy renkli sıcaklığı. 
Ey damarlarımızda donan buz yüzlü heykeller beldesinden 
Yıkıntılar sonrası sığındığım şefkat anası 
Ey dağları yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden rüzgar 
Ey alemi donatan ışık toprağa can veren el. 

Gün olur toprak uyanır, ağaç uyanır, uyanır böcekler 
Sarı bozkır titrer çıplak dağlar yeşerir gök yıkanır kirli 
dumanlardan 
Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler 
Yemyeşil bir rüzgar eser yıldızlar arasından. 

Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü 
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu 
Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu. 

(Güzlek,1966)

12 Eylül 2014 Cuma

2014 Ağustos Enflasyon



Tabloda görüldüğü üzere Ağustos ayında tüfe 243,40 olarak hesaplandı. Bir önceki ay tüfe 243,17 idi. Yani Tüfe bir önceki aya göre %0,09 oranında artmış oldu(aylık enflasyon)

Geçen yıl ağustos ayı tüfe rakamı 222,21 idi. 
Yani Ağustos ayı yıllık enflasyonu %9,54 olarak gerçekleşmiş oldu.

Aylık en yüksek artış %1,64 ile lokanta ve oteller grubunda gerçekleşti

Ana harcama grupları itibariyle 2014 yılı Ağustos ayında endekste yer alan gruplardan gıda ve alkolsüz içeceklerde %0,89, eğitimde %0,75, çeşitli mal ve hizmetlerde %0,65, eğlence ve kültürde %0,59 artış gerçekleşti.

Aylık en fazla düşüş gösteren grup %4,92 ile giyim ve ayakkabı oldu

Ana harcama grupları itibariyle 2014 yılı Ağustos ayında endekste yer alan gruplardan alkollü içecekler ve tütünde %0,46, ulaştırmada %0,06 düşüş gerçekleşti.


*Eylül ayı enflasyon rakamı 3 Ekim 2014-Cuma günü yayınlanacak.

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Why has the ECB introduced a negative interest rate?

The European Central Bank's mandate is to ensure price stability by aiming for an inflation rate of below but close to 2% over the medium term. Like most central banks, the ECB influences inflation by setting interest rates. If the central bank wants to act against too high inflation, it generally increases interest rates, making it more expensive to borrow and more attractive to save. By contrast, if it wants to counter too low inflation, it reduces interest rates.


Since euro area inflation is expected to remain considerably below 2% for a prolonged period, the ECB's Governing Council has judged that it needs to lower interest rates. The ECB has three main interest rates on which it can act: the marginal lending facility for overnight lending to banks, the main refinancing operations and the deposit facility. The main refinancing rate is the rate at which banks can regularly borrow from the ECB while the deposit rate is the rate banks receive for funds parked at the central bank. All three rates have been lowered.


To maintain a functioning money market in which commercial banks lend to each other, these rates cannot be too close to each other. Since the deposit rate was already at 0% and the refinancing rate at 0.25%, a cut in the refinancing rate to 0.15 % meant the deposit rate was lowered to − 0.10 % to maintain this corridor.
The cut is part of a combination of measures designed to ensure price stability over the medium term, which is a necessary condition for sustainable growth in the euro area.

Do I now have to pay my bank to keep my savings for me? What is the effect of this negative deposit rate on my savings?
There will be no direct impact on your savings. Only banks that deposit money in certain accounts at the ECB have to pay. Commercial banks may of course choose to lower interest rates for savers. At the same time, though, consumers and businesses can borrow more cheaply and this helps stimulate economic recovery.


In a market economy, the return on savings is determined by supply and demand. For example, low long-term interest rates are the result of low growth and an insufficient return on capital. The ECB's interest rate decisions will in fact benefit savers in the end because they support growth and thus create a climate in which interest rates can gradually return to higher levels.

But why punish savers and reward borrowers?
A central bank's core business is making it more or less attractive for households and businesses to save or borrow, but this is not done in the spirit of punishment or reward. By reducing interest rates and thus making it less attractive for people to save and more attractive to borrow, the central bank encourages people to spend money or invest. If, on the other hand, a central bank increases interest rates, the incentive shifts towards more saving and less spending in the aggregate, which can help cool an economy suffering from high inflation. This behaviour is not specific to the ECB; it applies to all central banks.

Isn't it possible for banks to avoid the negative deposit rate? For example, can't they simply decide to hold more banknotes?
If a bank holds more money than is required for the minimum reserves and if it is not willing to lend to other commercial banks, it has only two options: to hold the money on an account at the central bank or to hold it as cash. But holding cash is not cost-free either − not least since the bank needs a very safe storage facility to warehouse the banknotes. So it is unlikely that any bank would choose to do this. The more likely outcome is that banks either lend money to other banks or pay the negative deposit rate. 

6 Ağustos 2014 Çarşamba

2014 Temmuz-Enflasyon

4 ağustos pazartesi günü Temmuz ayı tüfe rakamları açıklandı. 
Temmuz ayı endeksi de dahil 2005'den bugüne oluşan aylık endeksleri gösteren tablo şu görünümü aldı;




Haziran endeksi 242,07 idi. Temmuz ayında endeks bir önceki aya göre %0,45 artarak 243,17 olarak gerçekleşti.

2013 yılı temmuz ayında ise endeks 22,44 idi buna göre temmuz ayında endeks bir önceki yılın aynı ayına göre %9,32 artmış oldu.

Yani 2014 yılı Temmuz ayı enflasyonu %9,32 olarak gerçekleşti.  

2005 yılından itibaren yıllık enflasyon rakamlarını (bir önceki yılın aynı ayına göre endeks değişim oranı) gösteren tablo şu görünümü aldı;



3 Ağustos 2014 Pazar

Anam ağlar için için

Anam ağlar için için 
Ben bilirim kimin için 
Yansım anam ile babam 
Benim bu gençliğim için 

Penceresi kara perde 
Yeni düştüm ben bu derde 
Gençliğime doyamadan 
Nasıl yatmam kara yerde 

Penceremden kar geliyor 
Dünya bana dar geliyor 
Açtım baktım yorganımı 
Yiğidim de can veriyor

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Denizli Çardak Havalimanına Ulaşım

Çardak havalimanı Denizli merkeze 65 km uzaklıkta şehrin doğusunda kalıyor.

Denizli otogarından ve şehir merkezinden havalimanına servis kalkıyor. Servis ücreti kişi başı 10 TL.

Servis Şoförü Mehmet bey'in (memedaabi) numarası : 0 535 728 35 82.

Pegasus Denizli-İstanbul 21:15 uçağı için: 
-19:15'de Merkez de Denizli il halk kütüphanesinin yanından kalkıyor.
-19:20'de Otogarı yanındaki otelden geçiyor.

Çardak havalimanı telefonu ise 0 258 846 11 39.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

2014 Mayıs - Dış Ticaret İstatistikleri



Tabloda görüldüğü üzere;
2014 yılı mayıs ayı içinde ihracat tutarımız 13 milyar 750 milyon 442 bin Amerikan Doları olarak gerçekleşti.

2013-Mayıs ihracat tutarı: 13.277.209 idi.
2014-Mayıs İhracat tutarı: 13.750.442

Yani ihracat tutarımız geçen yılın aynı ayına göre %3,6 artmış oldu.

2013-Mayıs ithalat tutarı:23.245.301 idi.
2014-Mayıs ithalat tutarı:20.858.810

Yani ithalat tutarımız geçen yılın aynı ayına göre %10,3 azalmış oldu.

Bu ay, geçen yılın aynı ayına göre ihracatın artmış olması ve ithalatın azalmış olması karşılama oranını geçen yılın aynı ayına göre artırmıştır.

Karşılama Oranı = İhracat Tutarı / İthalat Tutarı
2014 yılı mayıs ayı Karşılama Oranı = 13.750.442 / 20.858.810 >> %65,9

13 Temmuz 2014 Pazar

Stok Yönetimi / Stok Maliyeti Minimizasyonu Defter Notu




Defter notunun tamamına şurdan ulaşın:
https://drive.google.com/file/d/0BzywzC-mGFzgR3ZDcnlxM1BJTjA/edit?usp=sharing

Tags: Stok maliyeti minimizasyonu, Ekonomik Sipariş Miktarı Modeli, Economic Order Quantity Model, Sipariş Miktarı, Sipariş Noktası, Ortalama Stok

2014 Haziran-Enflasyon

Tuik 2014 Haziran ayının Tüfe rakamlarını yayınladı.
Haziran ayı endeksi de dahil 2005'den bugüne oluşan aylık endeksleri gösteren tablo ise şu görünümü aldı;




Haziran endeksi 242.07 olarak gerçekleşti. Mayıs ayı endeksi 241.32 idi. Buna göre endeks geçen aya göre %0.31 artmış oldu. 
2013 yılı Haziran ayı endeksi 221.75 idi. 2014 Haziran ise 242.07 olarak gerçekleşti. Yani Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre%9.16 artmış oldu.

Yani 2014 yılı Haziran ayı enflasyonu %9.16 olarak gerçekleşti. 
2005 den bu güne yıllık enflasyon oranlarını gösteren tablo ise şu görünümü aldı;


Görüldüğü gibi 2011 yılı Haziran ayı enflasyonu %6.24 idi. 2012 Haziran enflasyonu %8.87, 2013 Haziran enflasyonu ise 8.30 idi. 2014 yılı Haziran ayı enflasyonu ise %9.16 oldu. 

Tüfe rakamlarının hangi ürün gurubunda ne kadar değiştiği hangi bölgelerde ne yönde değişim olduğu Tuik'in haber bülteninde incelenebilir.

Temmuz ayı Tüfe rakamları 4 ağustos 2014 günü açıklanacak.

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Faaliyet Kaldıracı ve Finansal Kaldıraç Defter Notu

Hayati Çaycı-Faaliyet Kaldıracı ve Finansal Kaldıraç Defter Notu

Notun tüm sayfaları için dosyanın tamamına şuradan ulaşın:
https://drive.google.com/file/d/0BzywzC-mGFzgUmxqWlY1dFJ4LUU/edit?usp=sharing

Tags: Faaliyet Kaldıracı, Finansal Kaldıraç, Kaldıraçlar

20 Haziran 2014 Cuma

Nema-ye Nazdik (Yakın Plan/Close Up) / Suha Çalkıvik

 Abbas Kiarostami’nin gözbebeği: NEMA-YE NAZDİK (CLOSE-UP) 

Jean-Luc Godard“Sinema D.W. Griffith ile başlar, Kiarostami ile sona erer” derken, Martin Scorsese“O, sinemada sanatsal yaratıcılık düzeyinin doruk noktasıdır” diyerek İranlı usta yönetmene olan hayranlığını dile getirir.

Abbas Kiarostami’nin başyapıtlarından  ‘Nema-ye Nazdik’ (1990) (‘Close-Up’ yani ‘Yakın Plan’), yönetmenin filmografisi içinde ‘gözbebeğim’ diye andığı filmidir. 

Gündelik hayatta gerçek ile kurmacanın içiçe geçmesiyle Kiarostami'nin takıntısını da yakalamış oluruz. Ama bu, bizi hiç rahatsız etmez çünkü şefkatli bir takıntıdır onunki. Yoksul sinema tutkunu Hüseyin Sabzian, zengin yaşlı bir kadınla otobüste tanışır, kendisini MuhsinMahmelbaf (ünlü İranlı yönetmen) olarak tanıtır ve kadın bu ünlü yönetmeni ailesiyle tanıştırmak için evlerine davet eder. Hüseyin, yeni çekeceği filmine para yardımı yapmaları karşılığında aile üyelerinin bu filminde rol alabileceklerine onları ikna eder. Fakat varlıklı Ahankhah ailesi evlerini soyacağından şüphelenerek Hüseyin’i polise ihbar ederler. Hüseyin Sabzian tutuklanır, sorgulama ve mahkeme süreci başlar.

Filmde bu süreç, zekice kotarılmış ince bir anlatımla, olayda adı geçen gerçek kişiler de (SabzianAhankhah ailesi, hırslı gazete muhabiri, yönetmen Mahmelbaf ve Kiarostami’nin kendisi) ‘rol alarak’ belgesel havasında yeniden canlandırılır. Hatta dava sürecine bizzat katılmak için yargı organlarına başvuran Kiarostami’ye izin verilir ve sorgulama sahnelerinde yönetmeni de görürüz. Sabzian’ın bir suçlu mu yoksa bir akıl hastası mı olduğunu kendi içimizde tartışırken, Kiarostami bizi öykünün daha da derin noktalarına yöneltir. 

Öykü, başlarda saçma sapan görünse de sinema sanatına tutkuyla bağlı bu yoksul adamın, toplum içinde daha çok saygınlık kazanmak ve kendini daha değerli hissetmek için bu maceraya atıldığını hissetmeye başlarız. Yönetmen bizi sürekli, ‘aslında gerçek dediğimiz şey nedir?’ ‘kurmaca olanla gerçek olan nasıl ayırt edilir?’ sorgulamasına yöneltir. Gerçek duruşma çekimlerinde mahkeme salonuna kurulan iki kamera sayesinde, geniş açılı mercekle bir yandan mahkemenin genelini izlerken, öte yandan yakın plan çekimlerle de davanın psikolojik gerçeğinin derinliklerini yakalamamız sağlanmıştır. Sabzian’ın savunmasını yaparken heyecan içinde söylediği “bana dışarıdan baktığınızda sahtekar, dolandırıcı diyebilirsiniz ama aslında böyle biri değilim” cümlesinin onun yüreğinden çıktığını hissederiz.

Abbas Kiarostami, sıradan insanın içindeki saf güzellik ve iyilik duygularına tercüman olur bu filminde. Sinema sanatının tüm olanaklarını insana özgü değerlerin emrine verir. Onun sinemasında, insancıl bir yürek, sıcaklık, ferahlık veren bir sessizlik ve en önemlisi düşler egemendir. O yüzden 1990’ların en önemli sinemacısı olarak gösterilir.  

1997’de Cannes’da Altın Palmiye’yi kazandığı Taste of Cherry-Kirazın Tadı’nda da görürüz onun düş zenginliğini, 1999’da Venedik’te ödüllere boğulan The Wind Will  Carry Us-Rüzgar Bizi Sürükleyecek’ filminde de. Sahi, Abbas Bey ne demişti düşlerimize dair?  

"Hayal etmek belki de yaşamın en önemli unsuru. Hatta görmekten bile önemli. ‘Hayal etmek’ ve ‘görmek’ arasında tercih yapmak zorunda kalsaydım, hiç kuşkusuz hayal etmeyi seçerdim. Hayal gücü ve düşlerin, körlüğü daha katlanılabilir bir hale getirdiğine inanıyorum. Hayaller olmadan yaşamak zor olurdu. Öyleyse varolsun hayaller! İnsanın hayallerine erişmenin bir yolu olan sinema, işte kesinlikle bu nedenden dolayı takdiri hakeder... Kameranın ardında olanların çok daha olağanüstü, çok daha gerçek ve yaşama çok daha yakın olduğunu düşünüyorum."  

Meraklısına:
Columbia Üniversitesi’nden Prof. Hamid Dabaşi’nin ‘Close-upIranian CinemaPastPresentFuture’ (2001) adlı kapsamlı çalışması, 2004’te Agora Kitaplığı tarafından ‘İran Sineması’ adıyla yayımlanmıştı. Bu yayındaki titiz tercüme sayesinde, yönetmenin batı kaynaklarında Kiarostami olarak yazılan soyadını Kiyârüstemî şeklinde de okumamız  gerektiğini öğrendik.

(Bu yazı, CNBC-e Dergi’nin  Mart 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Suha Çalkıvik

http://web.itu.edu.tr/calkivik/nema.htm 

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Hisse Senedi/Portföy Risk Hesaplamaları


Finansal Yönetim Defter Notu/Hayati Çaycı





Tags: Sistematik Risk, Beta, Spesifik Hisse Senedi Değerlemesi, Portföy Yaklaşımı, Markowitz, CAPM Modeli, Covaryans, Varyans

9 Mart 2014 Pazar

İNSANİ GELİŞME ENDEKSİ VE TÜRKİYE

     Öncelikle iktisadi büyüme ve iktisadi kalkınma farklı kavramlardır.Kısaca değinecek olursak, iktisadi büyüme; daha çok gayri safi milli hasıla ile ilgili bir kavramdır, ülkenin sayısal olarak bir önceki yıla göre ürettiği nihai malların toplam değerindeki değişiklikle ilgilenir;ancak kalkınma bu sayısal büyümeden çok o ülkenin kültürel açıdan ,eğitim sağlık ,beslenme gibi açılardan gelişmesini ele alır.Yani iktisadi büyüme , iktisadi kalkınmanın ölçülmesinde yetersiz kalınca  daha insan odaklı tekniklerin geliştirilmesine yol açmıştır.

    Bunlardan en önde geleni ise Birleşmiş milletler kalkınma programı(United Nations Development Programme- UNDP) tarafından İnsani Gelişme Endeksi(Human Development Index -HDI) geliştirilmiştir. 
    İnsani gelişme endeksi, sağlık, bilgi  ve gelir düzeyi şeklinde  üç temel unsura dayalı olarak hesaplanmaktadır.Birleşmiş milletler tarafından açıklanan insani gelişme endeksinde ülkeler HDI değerlerine göre sıralanır.
     

    HDI değerleri;

  •  000,0-0,499 arasında olması düşük
  •  0,500-0,799 arasında olması orta  
  • 0,800-1,000 arasında olması yüksek   insani kalkınma düzeyini göstermektedir.
        İnsani Gelişme Endekslerine  187 ülke dahil ediliyor .Bunların 47'şer adedi en üst derecede, yüksek derecede ve orta derecede sınıflandırılırken 46 adedi ise düşük derecece insani gelişme derecesine sahip ülke olarak belirlenmiş.

    İnsani gelişme karşılaştırmasında en üstte NORVEÇ  yer alırken onu sırasıyla Avustralya ,ABD , Hollanda, Almanya ,Yeni Zelanda,İrlanda ,İsveç İsviçre  ve Japonya izliyorken ; FRANSA 20 İngiltere 26  Yunanistan 29'uncu sırada bulunuyor. TÜRKİYE  ise 0,722 HDI değeriyle 90. sırada yer aldı.Yani orta derece insani kalkınmışlık seviyesinde yer aldı.

     Gelir dağılımı adaletsizliğine(Gini katsayısı1*) bakacak olursak ,bu değerin 0.20 ile 0.30 arasında çıkması dünya genelinde en adil gelir dağılımı olan ülkeler arasında olduğunuzun bir göstergesidir.Peki bu alanda en iyi olan ülkeler hangileri derseniz  liste şöyle sıralanıyor ;Norveç, İsveç  Finlandiya, Almanya, Avusturya, Slovakya Belarus ,Romanya ,Kazakistan,Ukrayna.

     Gini kat sayısı bazı ülkelerde şöyle ABD(0,41), Çin (0,43) ,Almanya (0,28) ,Yunanistan (0,34), Arjantin (0,45), Brezilya (0,55) ,Rusya (0,40) ,İtalya (0,36) ve TÜRKİYE'DE  ise  bu oran (0,39) oldu.




     TÜRKİYE'NİN temel verilerini şöyle bir araya toplarsak tablo şu  şekilde oluyor.

  •  Doğumda ortalama yaşam beklentisi   74.2
  • Ortalama eğitim görme süresi   6.5
  • Eğitim görme süresi beklentisi  12.9
  • Kişi başına düşen Gayrisafi milli gelir (2011 yılı - 2005 SGP$) 13.466
  • Kadınların iş gücüne katılım oranı (% 15 yaş ve üstü) 28.1
  • Sağlığa yapılan kamu harcamaları (Gayri safi yurt içi hasıla'nın yüzdesi, 2010)  5.1
  • Eğitime yapılan kamu harcamaları (Gayri safi yurt içi hasıla'nın yüzdesi, 2005-2010)   2.9
  • Yetişkinler arasında okuma yazma oranı (%, 15 yaş ve üstü)  90.8
  • Nüfusun en az ortaöğretimi tamamlamış yüzdesi (%, 25 yaş ve üstü, 2011)  34.5
  • Nüfusun istihdamı oranı (%, 25 yaş ve üstü, 2011)  48.8
  • Genç işsizliği (%, 15-24 yaş arası, 2005-2011)   20.7
  • Enerji tedariği: Fosil Yakıtlar (2009, toplamın yüzdesi)  89.9
  • Enerji tedariği: Yenilenebilir Enerjiler (2009, toplamın yüzdesi)  10.2
  • Kişi başına düşen sera gazı salımı (2005, ton karbondioksite eşdeğer) 1.4
  • Ormanlık alan (2010, toplam alanın yüzdesi)  14.7
  • 2030 yılındaki tahmini nüfus (milyon)  86.7
  • Yıllık nüfus artışı (%) (2010/2015)
  • 1.1Toplam doğurganlık oranı (bir kadın başına düşen doğum sayısı, 2012) 2.0



  Burada kullanılan tüm istatistikler 2013 İnsani Gelişme Raporundan alınmıştır .İngilizce ,Arapça, Fransızca,İspanyolca,Rusça ve Japonca yayınlanan raporun İngilizce versiyonuna buradan Türkçe özetine ise burdan ulaşabilirsiniz.









       1* Gini katsayısı : Gelir dağılımı adaletsizliğini ölçen bir kat sayıdır.0 ve 1 arasında değer alır .Bu değer 0' a yaklaştıkça daha adil gelir dağılımını gösterirken , 1 ' e yaklaştıkça gelir dağılımı adaletsizliğinin arttığını gösterir.